Bir aşk hikâyesi

_IZK1120

 

 

Emirgan’ın en eski yapılarından biri olan Sadık Paşa Köşkü Oral Mimarlık tarafından aslına uygun biçimde yeniden inşa edildi. Tarihi özellikleri korunarak modern yaşam koşullarına göre güncellenen bu sentez evin iç mimari düzenlemesi Nuşin Oral’a ait.

Emirgan’ın en karakteristik sokaklarından birindeyiz. Sadık Paşa Köşkü, bütün heybetiyle ışıldıyor. Direkt sokağa açılan evin kapısında Nuşin Oral karşılıyor bizi. “Hedefim eski eser yapı ile barışık, saygılı ancak modern öğeler içeren iç dekorasyon ve özel aksesuarlar seçmek oldu” diyor Nuşin Oral Sadık Paşa Köşkü’nü gezdirmeyi tamamladıktan sonra ve evin hikâyesini anlatmaya başlıyor: “O zaman karşı yakada, Beykoz’da yaşıyorduk. Bir süredir yine o yakada ev arıyorduk. Eşim Emre Oral bir gün eve geldi ve âşık olduğunu söyledi. Konunun ev ile ilgili olduğunu anlayamadığım için önce şaşırdım. Sonra Emirgan’da bir ev bulduğu ve ona âşık olduğu ortaya çıktı. Ertesi gün gelip baktık. Yıkık dökük bir haldeki, büyük bir kısmı çökmüş olan yapının içine girmeden hemen onay verdim. Sonra yıllara yayılan araştırma ve restorasyon süreci başladı.” Boğaziçi’nin en güzel, en mamur semtlerinden biri olan Emirgan, adını IV. Murat’ın İran seferinden sonra buraya yerleşen Emir Gûne isimli Safevi prensinden almış. 1789–1807 yılları arası devletin ileri gelenlerinin tercih ettiği tanınmış semtlerden biri olan Emirgan’ın günümüz İstanbul’unda da kendine has bir duruşunun olduğunu gözlemlemek mümkün. Hem şehrin içinde hem de şehirden uzak. Mahalle kültürü yaşamaya devam ediyor ve sokak çok cazip bir kamusal alan Emirgan’da. Nuşin Oral özellikle vurguluyor mahallede ne kadar neşeli bir ortamın olduğunu. “Daha taşınmadan, yenileme işlemlerine başladığımız ilk gün insanlarla tanıştık. Burada herkes birbirini tanımaya özen gösteriyor.” Oral ailesi 2011 yılında satın almış bu yapıyı. Bundan önce iki kere el değiştirmiş Sadık Paşa Köşkü çünkü hazırlanan projeler evin doğasına aykırı olduğundan Anıtlar Kurulu’ndan geri dönmüş. Nuşin Oral inşaata 2013 yılında başladıklarını, o döneme kadar Sadık Paşa Köşkü’ne ve bu yapıyı aslına uygun bir şekilde en doğru nasıl yenileyebileceklerine dair araştırmalar yaptıklarını söylüyor. “2013’ün yazın başında inşaata başladık. 15 ay sonra Temmuz 2014’te evin içine geçtik. 15 ay sürdü bütün evi sıfıra indirip yeniden inşa edip içine girmemiz. Hızlı bir proje oldu aslına bakarsanız. Öncesinde iki seneyi çok iyi değerlendirdik. Ne yapmak istediğimizi çok iyi bilecek noktaya ulaşmıştık. Malzemeleri çok iyi araştırdık. Bu ev toplamda 7 kat. Sıfırdan giriyorsunuz altta üç kat sıfırın üstünde de üç kat var. Evin eksi katları beton, merdiven ve asansör bölümü de beton ama onun dışında üst katların hepsi ahşap. Ve tamamen Bağdadi ahşaptan yapıldı evin içi. Dış cephede kullanılan 13 metrelik ahşap kolonlar Almanya’da bir fabrikada üretildi çünkü o kadar uzun kolon yaptırmak kolay değil. Bu ince sokaklardan o kolonları geçirmek bayağı bir zordu bizim için” diyor Nuşin Oral gülerek ve ekliyor: “Çok keyifli bir şekilde lego gibi kuruldu o ahşap kolonlar kurma ve birleştirme sistemiyle. İnanılmaz bir demir sistem geliştirdi Oral Mimarlık. Onların sayesinde her aşamayı hafta hafta kayda alarak evi yaptık. Hem güncel yaşama ayak uydurmasını hem de kendi dokusunu korumasını istediğimiz bu evde bir sentez yaratmak istedik aslında.” Nuşin Oral işletme okumuş. Yıllardır mağazacılık işinde olan Oral senelerdir iç mekân tasarımları da yapıyor. Üç çocuğu, eşi ve iki köpeği ile bu evde yaşayan Oral’ın dekorasyon aşamasında dikkat ettiği en önemli şey, ailenin bütün üyelerinin evin içerisinde kendi alanlarına sahip olması ve evin her mekânın kullanılıyor olmasıymış. Toplam 700 metrekarelik bir alana sahip olan Sadık Paşa Köşkü’nde odalar genellikle kare, dikdörtgen planlı. Her kat yaklaşık 100-110 metrekareden oluşuyor. Birinci kattan itibaren Boğaz’ı gören balkonlu odaları var. Balkonun dantel gibi işlenen ahşap korkulukları aslına uygun bir şekilde yeniden üretilmiş. Üçüncü katta yer alan cihannüma ise Sadık Paşa Köşkü’nün imzası adeta. “Büyük bir aileyiz. Hepimizin farklı ilgi alanları, zevkleri var. Onların da bütünleşmesi gerekiyordu evle. Atıl alanlar istemiyorduk. Her yeri kullanmak, evin içinde hayatımızın izlerini görebilmek istiyorduk. Renkler geçişler, her şey uyum içerisinde olsun istedim. Evin bir ana temasının olmasını seviyorum. Her mekânın birbirinden kopuk olmasını sevmiyorum. Her mekânın kendi özellikleri olsun elbette ama evin de ana ruhu olmalı. Evi bir kitap gibi düşünün. Evin mekânlarını, odalar ise kitabın bölümleri gibi ama neticede aynı kitabı okuyoruz. Aşağılarda eski haremlik selamlık merdiven düzeninin devam ettiğini görürsünüz. Bütün dış cephesi tamamen aslına uygun yapıldı. Süsleri, dokuları, balkonları…” diyerek anlatmaya devam ediyor Nuşin Oral. “Aşağılarda haremlik selamlık merdiven düzeninin korunduğunu görüyorsunuz. Ama mesela girişte çiniler var. Onları güncel renklere uyarladım desenleri koruyarak. Genel evin dekorasyonuna uymasını ama asıl dokulardaki özellikleri kaybetmek istemedik” diye ekliyor. “Ahşap bir evde yaşamak çok daha iyi çünkü ev de sizinle yaşıyor. Evi hissediyorsunuz. Tabi şimdi yeni teknolojiyle yaptığımız için öyle gıcırdamıyor ama yine de havasında bir şey var. Nefes alıyorsunuz evle birlikte” diye cevaplıyor ahşap bir evde yaşamanın nasıl olduğu sorumuzu. Evde çok fazla sanat eseri var. Bir de ev ahalisinin tarihçeleri… “Hayatımızın tarihçesini hem yaptıklarımızı hem yapamadıklarımızı görmek için tutuyoruz. Eşim bunun hayallerimizi geliştirmemiz için önemli olduğunu söylüyor” diye anlatıyor merdiven boyunca sergilenen eserlere ve fotoğrafları incelerken. İç dekorasyonda sadelik ve köşkün tarihten gelen güzelliğini ortaya çıkarmak, eğer bu güzellikler kaybolmuş ya da sonradan eklenen bölümlerinde yok ise, yeniden bu güzellikleri yaratmak şart olmuş Nuşin Oral için.

 

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR