Ana SayfaDekorasyonEv DekorasyonOlson Kundig Architecture’ın Dağ Evi: Idoha

Olson Kundig Architecture’ın Dağ Evi: Idoha

Olson Kundig Architecture’ın Idoha, Ketchum’da projelendirdiği etkileyici dağ evi, iklim koşullarına dayanıklılık gösterebilen güçlü yapısı ve sessiz estetiğiyle manzara içerisinde kaybolurken; içeriye adım atıldığı anda ev sahiplerine ait çağdaş sanat koleksiyonuyla iddiasını ortaya koyuyor.

Idoha’da doğayla iç içe, dağ evi hayatını sevenlerin ve kayak tutkunlarının şehri olan Ketchum’da, Bald Dağı ve Dollar Dağı arasında, sessiz, izole bir noktada konumlanan etkileyici bir yaşam alanını keşfe çıkıyoruz. Olsun Kundig Architecture’ın projelendirdiği dağ evi, boş bir arazide, içe dönük bir inziva rotası olarak tasarlanmış.

Ev sahiplerinin çağdaş sanat koleksiyonu evin ihtiyacı olan tüm rengi mekânlara katacak zenginliği sunuyor. Yaklaşık 600 m 2 büyüklüğündeki dağ evi, T şeklindeki planıyla, birbirini ikiye ayıran iki farklı yapıdan oluşuyor. Bu farklı iki yapı, ahşap kaplama, çelik ve cam ağırlıklı materyal kullanımıyla sert hava koşullarına dayanıklı, güçlü bir zemin oluştururken, bulunduğu doğayla uyum içerisinde, dikkati üzerine çekmek yerine sessiz ve estetik bir duruş sergiliyor. “İçe dönük, sessiz, samimi bir aile yaşamına izin veren ancak zengin çağdaş sanat koleksiyonlarındaki büyük eserleri de barındırabilecek bir ev burası” diyor Olson Kundig Mimarlık’ın kurucu ortaklarından Tom Kundig. Pencereler manzarayı çerçeveleyecek şekilde, iç mekân duvarları da sanat eserlerine zemin oluşturacak şekilde tasarlanmış.

T şeklini oluşturan birinci form, giriş ve açık planlı mutfak, yemek ve oturma alanlarının yanı sıra üst katta iki misafir odası ve iki ofisi içeriyor. T şeklini tamamlayan ikinci form ise çelik ve ahşap ağırlıklı birinci formun ying-yang’ı gibi hissettiren cam bir kutu olarak yaşam alanının yapısını tamamlıyor. Resim ve fotoğrafların yanı sıra heykellerin de yer aldığı sanat eserlerinin yerleştirildiği evin dış mekânlarında bile sanat ve doğanın birlikteliğine özen gösterilirken, içeriye adım atıldığında ev sahibinin kürate ettiği çağdaş sanat koleksiyonunun önemli bir bölümü blok bir duvar üzerinde karşımıza çıkıyor ve bu sayede eve etkileyici bir giriş yapılmasını da sağlıyor. Girişte Lawrence Fodor’un Rain Forest isimli eseri karşılamayı yaparken, merdivenin yanındaki en geniş duvar, yaşam alanının çevresini saran doğayla esprili bir ilişki kuracak, “Speak for the Trees” isimli bir kitaptan alınan görsellerin çerçevelenerek yerleştirildiği bir alan olarak ayrılmış. Ana yapıdan uzayan cam duvarlar ise ev sahiplerinin ve misafirlerinin yıl boyunca mevsim geçişlerinin keyfini çıkararak, dışarıdaki doğayla etkileşimde olmasına, manzarasının keyfini sonuna kadar çıkarmasına imkân sağlıyor.

Projenin tasarım yöneticisi olan Olson Kundig yapının bulunduğu iklimle olan ilişkisine de dikkat çekerek; “Ketchum’da kışlar soğuk ve kar yağışlı, yazlar ise sıcak ve kurak geçer. Farklı iklim koşullarını deneyimleyebileceğiniz herhangi bir dağ evi macerasında olduğu gibi, bu evde de tasarımın itici gücü iklim koşullarına bağlı olarak, gerektiğinde açılıp kapanabilen, yani değişen hava şartlarına uyum sağlayarak giyinip, soyunabilen bir ev tasarladık” diyor.

Hazırlayan: GÖZDE ULUSOY

Fotoğraflar: BENJAMIN BENSCHNEIDER, AARON LEITZ

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR