Ana SayfaDekorasyonEv DekorasyonFethiye’de Rafine-Klasik Bir Stil

Fethiye’de Rafine-Klasik Bir Stil

Klasik tarzı ‘sadelik, zarafet ve ferahlık’ anahtar kelimeleriyle yansıtan bu Fethiye evi, mimar Şebnem Buhara’nın imzasını taşımakta. Yapının ana yaşama alanları Akdeniz’i doyasıya seyrederken, dekorasyon tarzında, kent şıklığını yansıtan çözümlerin ve yaz ruhunu taşıyan dokuların, serin bir renk paleti içindeki birleşimini görüyoruz.

Hazırlayan: Ebru Kılıç

Fotoğraf: Kadir Aşnaz

Fethiye sayfiyesinin en güzel koylarından birinde konumlanan ve mavi bir mucizeyi manzara olarak seyreden bu ev, hem havası, hem açık manzarası, hem de sakinliği ile dikkat çekmekte. 500 m2 olan taban alanı ve 1500 m2 kullanım alanı bulunan 3 katlı yapının arkasındaki isim, Türk mimarisinin en beğenilen ve en aranan isimlerinden biri, mimar Şebnem Buhara. Zemin güçlendirmesi de dahil olmak üzere, tüm inşaatı 2 yıl süren villa, Buhara ve Buhara’nın yönetimindeki ekibi BOU Design ile birlikte kurgulanmış ve baştan sona hazırlanmış. Fethiye’nin saygın ailelerinden birinin ev sahipliği yaptığı bu villanın kapalı alanda 2 salonu, 1 yemek salonu, 1 mutfağı, 1 kitchenette’i, 6 yatak odası, 1 yoga odası, 1 spa dinlenme alanı, sauna-hamam odaları, bilardo ve sinema odaları bulunmakta.

Her mekânda oraya özel bir banyo da mevcut. Bu sayıda yaşam alanı olmasının en önemli nedeni ev sahibi çiftin hafta sonlarında çocuklarını, torunlarını ve tüm aileyi misafir etmesi. Burası bir aile toplanma, buluşma ve güzel anılar biriktirme evi. Evin tasarım temasının çıkış noktası, aslında Buhara’nın ev sahipleri ile hemfikir olduğu bir cazibe merkezi: Çift kollu bir antre merdiveni. Merdivenin çevrelediği geniş antrenin evin odak noktası olması, hem mimara hem de ev sahiplerine ilham vermiş. Daha önce de çift için çeşitli projeler tamamlayan ve yaşam alanları hazırlayan Buhara ve ekibi, Fethiye evinin de önce mimarisini tasarlamışlar, o sırada devreye iç mimari tasarım da dahil olmuş. Projelendirme süreci yaklaşık 4 aylarını almış. Ve mimar Şebnem Buhara, inşaata önce zemin güçlendirme ile başlamış.

Arazinin yumuşak ve kaygan zemin olması sebebiyle kazıklar dikilmiş, yarı betonarme yarı çelik bir konstrüksiyon yapılmış. Daha sonra ise evin bodrumuna spa, bilardo odası, hamam, spa dinlenme alanı, sinema odası, misafir odası, hizmetli odası, çamaşır odası gibi mekânlar yaparak binanın estetik olduğu kadar, çok fonksiyonlu bir yapı olmasını da sağlamış mimar Şebnem Buhara. Tasarımdan uygulamaya devam eden ve styling ile birlikte 2 yıl içinde biten çalışma, anahtar teslim olarak tamamlanmış. 3 çocuklu, çok torunlu ve hafta sonları 20’ye varan misafirle, kalabalık, keyifli, cıvıl cıvıl bir aile evi olan bu mekânın, farklı yaş gruplarındaki insanlara hitap edebilecek bir stili olmasına önem veren Buhara, her katta bulunan mutfak bölümü, banyolar, açık-kapalı alan dengesi, açık hava yemek alanı ve kitchenette-banyo, pişirme alanı gibi ayrı görev noktaları ile evi, başlı başına bir çözüm kozasına dönüştürmüş. Evin genel atmosferine baktığımız zaman, Akdeniz stili villaların sıcak iklime karşı geliştirdikleri genişlik ve ferahlık isteği refleksini görüyoruz.

Ferahlık, hareket alanı ve hava akımı odaklı ev kurgusu burada da mevcut. Birbirine mesafeli mobilya grupları ve her köşesi kendi içinde bir ‘display’ olan evin hacimli mobilyaları da bu aurayı tamamlıyor. Buhara’nın burada bir materyal literatürü yarattığı kuşkusuz. Mermer, cam, ahşap, deri, ayna, kristal, hasır, keten gibi geniş bir paletle çalışan Buhara, klasik tandanslı ev sahipleri için biraz daha rafine, algıyı asla yormayan, geometrik hatlara sahip, malzemesi ve tasarımıyla güçlü ve gösterişli, formuyla yalın ürünleri kullanarak, Buhara’nın kendine özgü minimal-elegan dengesine yeni bir yorum katmış. Bunu dört tarafa doğru geçiş sağlayan antrenin merkezindeki çift kollu merdivenden anlamak mümkün. Sarkıt aydınlatması, aplikleri, merdiven altı tuvaleti, vestiyeri, pufu, dresuarı, ressam İdil Üstünel ve Leyla Buhara imzalı tabloları, galeri merkezindeki masası, masaüstü literatür kitapları, mumları ve objeleriyle antre, başlı başına bir sahne.

Her ne kadar yazlık bir mekânda bulunmasına rağmen, şömineli salonları ve zeminden ısıtma sistemiyle 365 gün yaşama imkânı sunan bu ev, sakinlerine aynı çatı altında hem bir arada olabilecekleri hem de yalnız kalabilecekleri alanlar sunan, yeni anılar biriktirmenin keyfini yaşatan bir mekân olarak günden geceye evriliyor. Akdeniz’in kollarını açıp, sarıp sarmalaması gibi.

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR