Ana SayfaHayatın İçindenRenklerin Dünyası

Renklerin Dünyası

Özenle seçilmiş detaylardan farklı renklerin uyumuna, içine giren herkesi büyüleyen, başlı başına bir dünya burası. Gözlerinizi açtıktan sonra “rüya değilmiş” dedirtecek masalsı yerlerden biri. Buse Terim’in Galata’daki ofisi tam da onun karakterini yansıtıyor.

Kulaktan kulağa yayıldığında abartı gibi geliyor insana. “Alt tarafı bir ofis, en fazla ne kadar güzel olabilir ki?” diye sorgularken buluyorsunuz kendinizi. İşte bana da aynen öyle oluyor ilk duyduğumda. Önyargılarım kafamda, Galata’daki tarihi binanın alt katına inerken, daha kapıyı çalmadan “Acaba,” diyorum içimden, “Dedikleri kadar var mıdır?”. Merdivenin duvarına yerleştirilmiş moda kolajları, bana daha aşağıya varmadan bunu düşündüren ince zevkin eserleri. Tam o sırada kapı açılıyor, uzunca bir antreye adım atıyorum. Sağ tarafımda, upuzun camların önüne kurulmuş rengârenk bir oturma köşesi. Maviler, yeşiller, bejler, aralarına farklı tonları almış, en uyumlu halleriyle selamlıyorlar beni. Biraz ilerlediğimde, salondaki avizeden fışkıran ışıkların tavandaki dansını seyrederken geliyor “Buse, dedikleri kadar varmış, burası muhteşem!” sözleri çıkıveriyor ağzımdan. Kendine has gülümsemesiyle teşekkür ediyor, emeğinin karşılığını almasının verdiği mutluluk beliriyor gözlerinde. Ofisin her yanındaki irili ufaklı objeleri, soğuk havaya rağmen içeriye girmenizi engelleyecek güzellikteki bahçesini inceliveriyorum bir çırpıda.

Hemen soruyorum, dekorasyon tamamen ona mı ait, yoksa birinden yardım aldı mı? Başlıyor hevesle anlatmaya: “Dekorasyon sürecinde TES Mimarlık’tan Esra Yavuz Aşıkoğlu ile çalıştık. Esra benim tarzımı çok iyi çözdü, o yüzden de bu renkli dünyayı yaratırken hiç zorlanmadık. Kullanılan tüm malzemeler, tarihi bina ve çevresi ile uyum sağlayacak şekilde değerlendirildi. Ofiste onun kendi tasarımı olan mobilyaları da görmek mümkün, mesela kapıya yerleştirdiğimiz ‘B’ şeklindeki sehpa. Bahçe ise ofisimin en sevdiğim yeri; sağladığı yaşam alanı bana tarifsiz bir huzur veriyor. Hava şartlarına aldırmadan toplantılarımızı bahçede tamamlıyoruz. Açık hava ve bahçemizin ilham verici dekorasyonu, yaratıcı fikirlere zemin hazırlıyor diyebilirim. Bahçe mobilyalarında Habitat ve Mudo Bahçe kurtarıcı noktalarımız oldular.”

Ofisi dekore ederken, tarihi bir binanın kendine has özelliklerini korumaları gerektiğinin farkında olduğunun altını çiziyor Buse. Bu nedenle eklektik bir stili, tarihi dokuya adapte ettiklerinden bahsediyor: “Altı ayda tamamlanan süreçte hep karakterimi ve hayatımı yansıtan tercihler yapmaya dikkat ettim. Çalışma alanımda kendimi huzurlu hissedebilmem için dekorasyonun birebir beni yansıtması önemliydi. Bu sebeple ofisimi de renkli, cıvıl cıvıl ve eğlenceli hayat bakışımı anlatacak şekilde dekore ettim.”

Galata’yı tercih etmesinin nedenini merak ediyorum. “Galata’nın taşıdığı ruh bana ilham veriyor” diye yanıtlıyor: “Bir yanda geçmişin izleri, bir yanda inanılmaz bir hızla devam eden bir dönüşüm ve yaratıcılıkla beslenen müthiş bir enerji var burada. Ofisimin bulunduğu Serdar-ı Ekrem’de her yürüyüşümde, bazen tarihi bir binanın kapısında, bazen de yeni açılan bir konsept mağazanın vitrininde yeni detaylar keşfediyorum. Benim için Galata, New York’un SoHo’sundan ya da Paris’in le Marais’sinden farksız. Bu düşüncemi Türkiye’ye gelen tüm turistlerin paylaşması da beni ayrıca çok mutlu ediyor.”

Moda blogger’ı olduğundan görsel analiz yeteneği çok kuvvetli Buse’nin ama o, kendisi için her zaman rahatlığın ön planda olduğunu belirtiyor: “Bu ikisinin arasında güzel bir denge kurmak da işin sırrı. Dekorasyonda renkli ama sade, şık ama rahat tarzlar hoşuma gidiyor. Mesleğim modayla ilintili olduğundan sezon trendlerini dekorasyona küçük aksesuarlar ve ‘kendin yap’ fikirleriyle taşımaya çalışıyorum.” Kusursuz uyuma inanmadığının da altını çiziyor, ilk başta uyumsuz görünen öğelerin, birbirlerini tamamlayabileceğini düşünüyor. Göze batmadığı sürece, farklı parçaları bir araya getirmekten çekinmiyor. Tıpkı giyim tarzında farklı aksesuar seçimleriyle farklı stillere bürünebildiği gibi, dekorasyonda da küçük objelerle ortamın havasını değiştirebileceğine inanıyor, büyüklü-küçüklü eşyaların eklektik tarzı oluşturan bir köprü olduğunu söylüyor. En sonunda can alıcı soruyu soruyorum: “İleride blog’unda, dekorasyonla ilgili öneri ve tercihlerini görebilecek miyiz?” Heyecanla yanıtlıyor Buse: “Neden olmasın! Evlilik aşamasında olduğum için artık ben de dekorasyon, mobilya, mutfak eşyaları gibi malzemelere daha farklı gözle bakmaya başladım. O yüzden dekorasyon da moda gibi ilgimi çeken bir alan olma yolunda hızla ilerliyor. Evimin dekorasyonu konusunda çok heyecanlıyım, eminim bu süreçte yaşayacaklarım da kısa süre sonra blog’umda önemli bir yer kaplamaya başlayacak. Şimdiden bilgisayarımda klasörler dolusu ilham verici resim biriktirmeye başladım.”

 

Hazırlayan: Eda TÜRKMEN Fotoğraf: Burak TEOMAN

[imagebrowser id=878]

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR