Ana SayfaDekorasyonMekanİstanbul'un yeni lezzeti: La Petite Maison

İstanbul’un yeni lezzeti: La Petite Maison

Eşsiz lezzetleri ve kendine has Fransız stiliyle adını tüm dünyaya duyuran La Petite Maison artık İstanbul’da! Mekânın mimarı Richard Saunders’la restoran zincirinin hikâyesi ve tasarımı üzerine kapsamlı bir söyleşi yaptık.

İstanbul2un yeni mekânı La Petite Maison hem yeni lezzetler hem de Mimar Richard Saunders’la tanışmamıza vesile oldu. Mimari ve konsept bilgileri ondan alıp kendimizi dünyaca ünlü bu zincirin lezzetine hazırlıyoruz.

Öncelikle sizi biraz tanıyalım… LPM’ler dışında yaptığınız işlerden kısaca bahseder misiniz?

İngiltere, Londra’da Holland Park’ta bulunan iç dekorasyon şirketi Sagrada’nın kurucu ortağıyım. Uzmanlık konumuz; tüm alanlarda ısmarlama tasarım çalışmaları. Ancak, restoran tasarımları yaptığımız işlerin kalbini oluşturuyor. Diğer bazı projelerimiz arasında merkezi Londra’daki The Arts Club ve yeni pazarlara açmaya uğraştığımız yeni bir Peru konsepti olan “Coya” bulunuyor. Ayrıca, Tel Aviv’de tamamlamak üzere olduğumuz üst düzey bir otel konseptimiz ve üzerinde hâlâ çalışmakta olduğumuz Varşova’daki otel yenileme projemiz de var. Asıl hedefimiz müşterimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmek.

LPM dünya çapında üne sahip bir restoran zinciri ve hepsinin tasarımında sizin imzanız var. Size gelen ilk LPM projesi hangisiydi ve nasıl bir mekân yaratmayı amaçlayarak bu yola çıktınız? Konsept tamamen size mi bırakıldı, yoksa verilen bir plan üzerinden mi ilerlediniz?

La Petite Maison’un doğum yeri Güney Fransa’daki Nice kentidir. Londra restoranı ise hem Nice dışındaki hem de bizim katkıda bulunduğumuz ilk projeydi. Konsept hakkında bizden istenilen; mekânın Nice’tekini çağrıştırması ve Fransız köklerini yansıtmasıydı. Başlangıç noktası buydu. Vardığımız karar; restoran sofistike bir duygu uyandırırken aynı zamanda Güney Fransa’nın rahat atmosferini koruyabilmek ve insanlarda daima “orada var olmuş olan” bir yemek salonu hissiyatını yaratabilmekti. Sessiz, ciddi ve kendinizi fısıldayarak konuşmak zorunda hissettiğiniz bir yer değil, canlı bir mekân olmalıydı.

LPM’lerin dekorasyonunu incelediğimizde aynı elden çıkmış olmalarının getirdiği benzerlikler göze çarpıyor. Örneğin Dubai ile İstanbul restoranlarında bej sandalyeler mekânlara spor bir şıklık kazandırırken, Londra’nın klasik dizaynı diğerlerine kıyasla kısmen daha ağır bir atmosfer yaratıyor. Fakat hepsinde ortak tema olarak “sanat” karşımıza çıkıyor. Bu durumda, restoranları neye göre tasarlıyorsunuz? Farklı şehirlerin size verdiği ilhama ve sahip oldukları farklı tarzlara göre dekorasyonda değişiklikler yapıyor musunuz? Ana konsepti değiştirmeden yaptığınız ufak dokunuşlarda rolü olan nedir?

Güçlü bir tasarım DNA’sı yaratıldı. Bu tüm restoranlarda görülebilir. Haklısınız, tasarımlarımız restoranın bulunduğu kent ve mekânın fiziksel durumundan etkilenir. Örneğin, havanın daha serin ve ışığın daha sönük olduğu İngiltere’de duvarlar daha sarı ve sıcak tonlarda iken, ışığın daha parlak olduğu Dubai’de duvarlar daha canlı daha serin tonlardadır. İç mekânın tamamı daha hafif bir duygu uyandırır. Kullandığımız sanat için ise tam tersi geçerlidir. Londra’daki restoran küçük olduğundan sanat eserleri daha rafine ve hafif seçilirken, çok daha büyük bir alan kaplayan Dubai restoranında kullandığımız sanat eserleri daha çarpıcı oldu. Bu değişiklikler bariz olmasa da yaratmak istediğimiz atmosfer için anahtar rolü oynadı. İstanbul restoranımız ise bize aşmamız gereken zorluklar getirdi. Konumu fantastik olmakla birlikte içeriye girdiğinizde hissettiğiniz büyüklüğü yaratmak için çok çalışıldı. İlk olarak bir “ada” bar tasarladık. Önde bulunan geniş sütunlara bir amaç verirken ada barı ile onları adeta bir çapa ile belirginleştirmek istedik. Ada barı insanların ana yemek salonuna inmeden keyifli vakit geçirecekleri bir bölüm oldu. Değişik kademeler de konsepte katkı sağladı. Bu, iç mekâna biçim vermemizde ve mekân boyunca değişik görünümler yaratmamızda bize yardımcı oldu. Daha havadar bir his vermek ve pencerelerden gelen ışığı maksimize edebilmek için yüksek tavanlar yaratıldı. Maçka Palas’ın yuvarlak pencerelerini yansıtmak için tavanda bombeli aynalar tercih ettik. Kullandığımız sanat eserleri de bulunduğumuz kentten etkilenir. Şehrin yerel galeri ve sanatçıları ile iş birliği yapılır. Ancak, kullanılan eserlerde LPM havası, renklilik ve espri duygusu olmazsa olmazdır.

Restoranların yapılanma sürecinde hangi malzemelerden yararlanmayı tercih ediyorsunuz? Yaratmayı amaçladığınız alanlarda hangi obje, malzeme ve formlar olmazsa olmazınız?

Dürüst olmak gerekirse olmazsa olmazımız yoktur. Anahtar olan tasarımın bize verilen konsept, konseptin içeriği ve lokasyonu ile uyumlu olmasıdır. Her projeyi bu çıkış noktasından değerlendiririz. Bir tasarım stüdyosu olarak doğal materyaller kullanmaktan hoşlanırız. Gerçek olduklarından, iç mekâna zenginlik ve ağırlık veren tasarıma dürüstlük katarlar.

Kapılarını yeni açan LPM İstanbul’da herhangi farklı bir uygulama yaptınız mı? Zincirin en yeni halkası olduğundan, daha önceki mekânlarda olmayıp burada yer alan herhangi bir unsur bulunuyor mu?

Tasarımdaki en yeni unsur teras tasarımımızdı. Diğer restoranlarımızda dışarıda oturma olanaklarımız olsa da henüz hiçbiri İstanbul’un bize sunduğu büyüklüğü veremedi. Terası başka bir oda olarak değerlendirirken LPM’yi de yansıtmasını istedik. Dışarıya sadece masa ve sandalyeler koymak hiçbir zaman bir seçenek olmadı. İç ve dış mekânları bir köprü birleştirir. Teras bahçesi İstanbul’un işlek sokaklarından gizli bir kaçış.

Hangi motto LPM’lerdeki çalışma prensibinizi açıklar: Bir sonrakinde daha güzelini yapmak mı, aynı çizgiden şaşmayıp o klasik havayı korumak mı?

LPM tasarımını gözden geçirmeye devam ederken onların daima güzel ve davetkâr görünmesine dikkat edeceğiz. Kendinizi ve projeyi sınamak önemlidir. Restoranın “Tous Célèbres Ici” yani “Burada Herkes Ünlü” diye tercüme edebileceğimiz bir deyişi var. Yemek salonunu herkesin eşit, özel bir muamele ile unutulmayacak bir deneyim yaşaması için tasarlarız.

Hazırlayan Eda TÜRKMEN

[imagebrowser id=1438]

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR