Ana SayfaKültür & SanatSEZGİSEL BİR YOLCULUK: Lara Törün

SEZGİSEL BİR YOLCULUK: Lara Törün

Genç bir sanatçının atölyesine konuk oluyoruz. Lara Törün, duygu dünyasını güçlü bir stille tablolarına yansıtan ama hâlâ kendini keşfetme yolculuğunda olduğunu da söylemekten kaçınmayan bir ressam. Bu yetenekli sanatçıyı yakından tanırken, bir yandan da gelecekte bizi bekleyen dönüşümünün izlerini gözlemliyoruz.

Hazırlayan: IŞIL KARAHANOĞLU

Fotoğraf: LARA TÖRÜN

Ressam Lara Törün, küçüklüğünden beri enerjisini en iyi yansıttığı ve en yoğun konsantrasyonu sağladığı zaman dilimlerinin çizim yaptığı anlar olduğunu söylüyor. Bu yüzden de, “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna cevap vermekte hiç zorlanmamış. Yalnız kaldığı her dakikayı resim yaparak geçirmiş.

“Küçük yaşta hangi alana yöneleceğimi bilmek beni bugünkü kişi yaptı,” diyor. Önce lise eğitimi için Güzel Sanatlar Resim Bölümü’ne girmeye hak kazanmış. Ardından, tam burslu olarak Doğuş Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü’ne girmeyi başarmış. Mezun olduğunda da hiç tereddüt etmeden ideallerinin peşinden giderek kendini tamamen resme adamış. Eserlerini üretirken; amacının enerjisini, bedenini, duygu ve düşüncelerini kullanarak bir bakıma kendi ruhunu yansıtmaya çalışmak olduğunu söylüyor. Bu sebepten her ne kadar idolleri ve eserlerini çok sevdiği sanatçılar olsa da, ilhamını kendi içinde bulduğunu anlatıyor: “Sonuçta bir tabloya başlarken kendi duygularımla baş başa kalıyorum ve onlardan esinleniyorum.”

Törün, atölyesinden fazla uzaklaşmak istemediği için, İstanbul’daki evinin bir odasını atölyeye çevirmeyi tercih etmiş. Böylece, sabah kalkar kalkmaz enerjisini işlerine aktarabildiğini ve yakaladığı ritmi bozmadan gün boyu çalışabildiğini söylüyor. “Çalışırken akılla değil, daha çok sezgisel ve içgüdüsel hareket ediyorum. Bir tabloya başlarken belirli bir planım olmuyor, o an hangi renk ve hangi desen beni kendine çekerse, onu kullanıyorum. Hâlâ kendimi keşfetme sürecim devam ediyor, her yeni tabloda yeni bir Lara yaratıyorum,” diyor genç ressam.

Ancak tablolarını yaparken, bir noktaya özellikle önem verdiğini dile getiriyor; eserin ona ve insanlara ne hissettireceği, çünkü asıl kalıcılığın duygularda yakalandığına inanıyor. “Daha yolun çok başındayım ve öğrenme sürecinin de asla bitmediğine inanıyorum. En büyük hayalim ise, hem ülkemde hem de yurt dışında eserlerimi sergileme şansı yakalamak ve insanların tablolarımı imzama bakarak değil, tarzımı bildikleri için tanımaları.”

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR