36.// Mimarlık tarafından tasarlanan bu olağanüstü villa, ev sahiplerinin sanat koleksiyonunun doğal malzemeler ve konfor ile buluşmasından oluşuyor.
Sarıyer’de yer alan 36.// Mimarlık tasarımı 5 katlı villa, şehrin karmaşasının ortasında huzurlu bir vaha sunuyor. Evi çevreleyen güzel bir bahçe ile insan sanki şehir merkezini geride bırakmış gibi hissediyor. Evin iç tasarımı, içinde yaşayan ailenin sıcaklığını ve sadeliğini yansıtacak şekilde hazırlanmış. Proje, ev sahiplerinin yapmak istediği birkaç küçük değişiklikle başlamış, ancak kısa süre sonra mevcut yapının yıkılıp sıfırdan yeniden inşa edilmesini gerektiren daha büyük bir yenilemeye dönüşmüş. Amaç, sadece ailenin ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp aynı zamanda araziye ve mülkün yapısına da saygı duyan bir alan yaratmak olmuş.
Projenin ana hedeflerinden biri, evin iç ve dış mekânları arasında kesintisiz bir bağlantı sağlamak olduğundan, bunu başarmak için evin doğrudan bahçeye açılan büyük cam kapılarla tasarlandığını öğreniyoruz. Ayrıca, kullanılabilir bir bahçe ve havuz alanı oluşturularak şehrin karmaşasından ve gürültüsünden huzurlu bir kaçış sağlanmış. Projenin bir diğer önemli noktası ise nesiller boyu arazide bulunan iki ıhlamur ağacı ile palmiye ağacının korunması olduğu için inşaat, ağaçların etrafında planlanarak korunmaları ve sağlam kalmaları sağlanmış. 36.// Mimarlık ile ev sahipleri arasındaki bir diğer ortak karar ise evin tasarımında doğal malzemelere öncelik verilmesi olarak belirlenmiş; ahşap, taş ve diğer organik malzemeler evin her yerinde kullanılmış. 730 m2’lik yaşam alanı ile toplam 760 m2’lik bir alana sahip olan ev, beş kata yayılıyor. Zemin kat, yaşam ve yemek alanı ile geniş bir mutfaktan oluşuyor. Birinci kat ana yatak odası, banyosu ve giyinme odasına ev sahipliği yaparken, ikinci kat genç yatak odaları, misafir yatak odası ve rahat bir TV odasına ayrılıyor.
Çatı katında bir bar yer alıyor, bodrum katı ise çamaşır odası, spor odası, sauna gibi günlük aktivitelere göre düzenlenmiş. Versays Livorno mermer zemin kaplaması, mavi ve gri tonlarının çarpıcı bir etkileşimine sahip şık deseniyle büyülüyor. Bu lüks döşeme seçeneği, rafine damarları ve kendine özgü renk varyasyonları ile duyuları harekete geçirerek iç mekâna zenginlik katıyor. Mutfak alanı ise evin en çok yaşayan alanı; içinde yemek masası bulunan alanda en dikkat çeken öğe, duvarda sizi karşılayan Frank Plant’in geniş metal sanat eseri ile Şahin Demir imzalı yağlıboya eser. Evde kullanılan geniş boydan boya camlar evin içinin bahçe ile hep ilişkide kalmasını sağlıyor. Evin genelinde parke döşeme hâkim, natürel olarak kurutulmuş yağlı ‘terra brown’ meşe tercih edilmiş. Evin tüm ahşap işleri tasarlanıp Özdil Mobilya tarafından üretilmiş. Tüm dolaplar da işlev ve ölçülere göre özel olarak imal edilmiş. Evin temel alanı; oturma odası büyük bir grup insanı ağırlayabilecek dinamik oturma düzenine sahip dekorasyonu ile ilham veriyor. Hemen yanında konumlanan yemek alanı dışarı açılan cam kapılarıyla adeta bahçedeymiş hissi veriyor.
Salondaki büfe ve masa ev sahiplerinin daha önce kullandıkları ve sevdikleri mobilyalar arasında yer alıyor. Bunun gibi kullanmak istedikleri bazı özel parçalar bu evde yenileriyle entegre edilmiş. Salonun ortasındaki Hürsan Şömine ve beton uzantı eve bir modernlik katıyor. Oturma grubu mobilyaları İca Mobilya’dan seçilmiş. İkinci kattaki TV odasında ise evin genel sakin rengine uygun kiremit tonlarındaki Arte duvar kâğıdı sizi anında sarmalıyor ve odaya baskın bir sıcaklık ve konfor hissi katıyor.
Genç odalarında dinamik ve modern tasarımlar tercih edildiğini görüyoruz. Genç erkek yatak odasında daha maskülen hatlar kendini belli ediyor; diseno’dan alınmış Diesel Moroso yatak ile &Tradition sarkıtlar ve Bobbin tasarım yatak tekstili gibi. Projenin başlangıcında amaçlanan sadelik, şıklık ve konfor evin genelinde hâkim. Detaylara gösterilen özen, doğal malzemelerin kullanımı ve çarpıcı sanat eserlerinin entegrasyonu, bu konut projesini İstanbul’un kalbinde gerçek bir mücevher haline getiriyor
Hazırlayan: Sharon Doncourt
Fotoğraf: Sinan Çırak
