Ana SayfaTasarımSanat, zanaat ve teknolojiyi odağına alıp üreten yaratıcı isimler

Sanat, zanaat ve teknolojiyi odağına alıp üreten yaratıcı isimler

Sürdürülebilirlik kriterlerini, geleceğe dair senaryoları, Mimari&Teknoloji ilişkisinin sunduğu olanakları ve yerelin potansiyellerini projelerine taşıyan mimarlık ofislerinin güncel işlerini bir araya getirdik. Geçen ay başladığımız sürdürülebilirlik dosyası bu ay birbirinden başarılı işlere imza atan güçlü isimlerle devam ediyor.

#1 FNN Sürdürülebilirlik Merkezi / Adana Acararch

Kendi içine dönük arşiv programı ile dışa açık müze programını yarı geçirgen ve dinamik çelik bir kabuk altında birleştiren FNN Sürdürülebilirlik Merkezi, enerji korunumu ve sürdürülebilirlik değerleri ile LEED Platinum Sertifikası sahibi. Tekfen İnşaat’ın Güney Anadolu Tamir Atölyesi içerisinde yer alan merkez, arşiv, müze ve idari ofis gibi işlevlere hizmet ediyor. Atık suyun geri dönüştürülmesi, kullanılan endemik bitkiler ve peyzaj tasarımı, cephe gün ışığı değerleri, aydınlatma tasarımı ve fotovoltaik panellerin kullanımı gibi özellikleri ile öne çıkan yapı, kullanılan enerjinin %45’ini kendisi üretebiliyor. Yer yer alçalıp yükselen cephe ve kabuğun ara kesitinde iç bahçeler, özel ve sosyal alanlar ve iklimlendirme havuzları oluşturulmuş. Tasarlanan iç bahçe, doğal havalandırma sağlayan yan bahçe ve çatı teras bahçesi, ofis alanlarının yeşil alanlarla sürekli ve akışkan ilişkisini sağlıyor. acararch.com

#2 Ecotone / İstanbul Salon Alper Derinboğaz

Küresel koronavirüs pandemisi esnasında geliştirilen Ecotone, Yıldız Teknik Üniversitesi Yıldız Teknopark kampüsünün bir parçası olarak tasarlanmış. Eğitim, esnek&ortak çalışma ve toplantı alanlarını kapsayan proje, pandemi ile yaşamayı öğrenen kullanıcılarına dirençli ve sürdürülebilir bir ofis mimarisi için dış alan entegrasyonu yüksek, ekili alanları bulunan, akışkan, korunaklı ve hijyenik ofis bölgeleri sunuyor. Marc Antoine Laugier’nin mimarlığın temeli olarak tanımladığı “The Primitive Hut”ı anımsatan strüktür, çatı ve döşeme arasında sarkıt ve dikitleri çağrıştıran basit bir sütun düzenlemesi kurguluyor. Dış mekânlarının yanı sıra dikim alanları ile yeşili içeri alan projede, doğal havalandırma kurgusu sayesinde mekanik sistemlere gerek duyulmadan iç mekânda temiz hava akışı sağlanıyor; sürdürülebilir tasarım yaklaşımı ile pasif jeotermal ısıtma ve soğutma sistemi kullanılıyor, drenaj ve soğutma suyu boru formundaki kolonlar aracılığıyla toprağa aktarılıyor. İnşa süreci yakında başlayacak projenin hızlı bir şekilde kullanıma girmesi amaçlanıyor. salonarchitects.com

#3 Ekolojik Alışveriş Merkezi / Riyad Avcı Architects

“Bizce tasarım sürecinin estetik, bağlamsal veya salt yapısal açılarından öte her bir aşamada sürdürülebilirlik ve ekolojik tasarım yaklaşımlarının projeyi yönlendirmesi önemli ve faydalı. Bu yaklaşımın en basit etkeni, karbon salınımı yoğunluklu operasyonları minimize etmek. Temel ilke, iklimlendirme kullanımını en aza indirgemek ve yerel malzeme kullanımını teşvik ederken, yerel yaşam ve kültür geleneklerine de saygı göstermek” diyerek yakında inşaatı başlayan ekolojik “strip mall” tipi alışveriş merkezi projelerindeki yaklaşımlarını anlatan Selçuk Avcı, mekân organizasyonunu Bedevi çadırlarını anımsatan ve kumaş soğutma kulesi ile korunan “menteşe” şeklinde bir meydan etrafında toplamış. Mikro buhar sprey yöntemiyle doğal olarak soğutulmuş havayı alt seviyede dağıtan ve tutan, kumaşla kaplı bir soğutma kulesi tasarlanmış. Kule tepesinden mevcut rüzgârı yakalayarak aşağı doğru akışını sağlıyor. Üstü güneş pilleriyle donatılmış hafif metal örtü sistemi elektrik üretirken tüm proje alanını da güneşten koruyarak gölgeli bir vaha etkisi oluşturuyor. Bölgenin sıcak ve kurak ikliminde yapının parçalara bölünen gövdesi, serinletici doğu batı rüzgârlarının geçmesini teşvik eden, peyzaj ağırlıklı ve yaşayan büyük teras boşluklarıyla donatılmış. Hâkim rüzgârın alanları doğal olarak serinletmesini sağlamak adına yapı her seviyede boşluklarla açılmış. avciarchitects.com

#4 Rubrum Şaraphane Projesi / İzmir Office İstanbul Architects

Konsollar üzerinde askıya alınmışçasına konumlanan proje, el değmemiş özellikleri ile Ege’nin en özel tonlarını barındıran topoğrafyasına olabildiğince az müdahalede bulunmanın yollarını arıyor ve yerle yeni bir diyalog kurmayı başarıyor. “Proje, yapısal sürdürülebilirliğin temellerini, bölgenin karakteristik özelliği olan yüksek eğim karşısında yapıyı konsollar üzerinde topoğrafyaya en az müdahale ile kurguluyor. İtina ile tasarlanmış bu geometrilerin birbirlerine dokunup dokunmamak arasında oluşturdukları ara geçişler-avlular ve birbirleri ile oluşturdukları bütüncül dil, doğal ışığın ve bölgenin karakteristik özelliği daimi rüzgârın istenilen oranlarda mekanik olarak içeri usulca süzülmesine olanak sağlıyor. Aslına bakarsanız bu yaklaşım Ege köylerinde mekân üreticilerinin yüzyıllardır çevre koşulları ile baş etme yöntemlerinin ‘avlu’ tipi yapılaşma ile bir sundukları öğretilerinin güncel bir yansıması.” Tasarlanan geniş yansıma havuzlarının yarattıkları estetik algının yanı sıra bölgenin zengin su kaynaklarının arazi ve çevre sulama için bir tür depo görevi görmesi ve kendi içinde bir ekosistem yaratması düşünülmüş. Projenin inşa sürecinin 2023 yılı bağ bozumu vaktine kadar tamamlanması öngörülüyor. officeistanbularchitects.com

Hazırlayan: Julen Tunç

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR