Ana SayfaDekorasyonMekanKARAKTERLİ VE SOFİSTİKE

KARAKTERLİ VE SOFİSTİKE

Bomporto Hotels grubuna ait olan otelin tasarımındaki ana fikir, “vintage” terimini çağdaş ve yeni bir şekilde tanımlamak üzerine kurulu.

Hazırlayan: Sharon Doncourt

The Vintage, yüzyıl ortasının basit formlarından ve fonksiyonelliğinden ilham alıyor. Otelin tasarımı, Foster & Bloom tarafından göreve atanan Quiet Studios’tan Lizbonlu yerel tasarımcı Daniela Francheschini imzasını taşıyor. Francheschini, otelin tasarımında mid-century modern döneme referans veren vintage ve özel üretim parçaları bir arada kullanarak çağdaş bir estetik dil yaratmış.

Lizbon’un merkezindeki en “yaşayan” bölgelerden birinde yer alan The Vintage’ın her odası birbirinden farklı. Mekâna özel olarak seçilen benzersiz parçalarla dekore edilen iç mekânları, eğlenceli modernist[1]minimalist bir estetikle tanımlamak mümkün. Odaların yanı sıra otelde muhteşem bir çatı teras barı, rahatlatıcı ortak alanlar, çağdaş toplantı alanları, birinci sınıf bir restoran & bar ve lüks bir spa var. Geçmişe saygı gösteren ve geleceği dört gözle bekleyen tasarım felsefesi otelin her mekânında hissediliyor. Sağlam bir şekilde şimdiki zamana yerleşmek içinse yerel zanaatkârla iş birliği yapılmış. Şık ve retro ambiyansıyla konforlu anlar yaşatan otelin “ilham ver, rahatla, oyna” olarak belirlenen mottosuna uygun olarak seçilen mobilyalarda eski-yeni dengesine dikkat edilmiş. Özel sanat eserleri otelin dinamik ve karakterli kimliğinin en önemli tamamlayıcıları. Lobide konukları Alexander Calder’den ilham alan pirinç ve gümüş renkli Lappalainen sarkıt dekoratif enstalasyon karşılıyor. Mekâna özel olarak üretilen ve içeri girenleri hemen otelin modernist dünyası ile tanıştıran bu iş, Rivka Baake ve Wilfred Kreutz imzasını taşıyor. Geniş lobide ayrıca yarı İsveçli, yarı Portekizli seramikçi Anna Westerlund tarafından yaratılan ahşap kaplı bir şömine de bulunuyor.

Dünyanın dört bir yanındaki koleksiyoncular tarafından ödüllendirilen Anna’nın el yapımı zarif vazoları, minimalist sadelikleri ile zamansız etkiye sahip olan yüzyıl ortası tasarım biçimlerini çağdaş bir şekilde yansıttığı için seçilmiş. Bar kısmında dikkat çeken başka bir iş ise Portekizli sanatçı Margarita Fleming’e özel olarak yaptırılan Portekizli bir fadista’nın cesur portresi. Otelin resepsiyon alanlarını karakterize eden yatıştırıcı ama canlı renk paleti, koridorlar ve genel alanlarda Quiet Studios’un yaratıcı ekibi tarafından tasarlanan geometrik baskılarla hareketleniyor. Duvar resimleri, neonlar, avangart sanat eserleri ve özel enstalasyonlar, Portekiz merkezli bir sanat danışmanlığı şirketi olan Omey Projects tarafından seçilmiş. Toplamda 56 geniş odası ve 3 süiti bulunan otel, muhteşem manzaralara bakıyor.

Ev rahatladığında bir konfor sağlamak için üretilen özel yapım modern mobilyalar ve orijinal parçaların dâhil edildiği odaların hepsi ayrı birer hikâye anlatıyor. Örneğin odalarda yer alan farklı bar arabaları ve sandalyeler Kai Kristeansen, Erik Buch, Poul Cadovius, Johannes Andersen ve Arne Vodder gibi farklı tasarımcılar tarafından yapılmış. 56 odanın her birinde Brian de Graft ve João Rei gibi çeşitli sanatçılardan benzersiz parçalar yer alıyor. En üst katta bulunan The Vintage Rooftop hem bar hem de restoran işlevi görüyor.

Kısa sürede şehrin yıldızı olan bu mekân, dışarıdan konukları da kabul ediyor. Teras, ikonik Castelo de São Jorge dâhil olmak üzere Lizbon siluetinin 180 derecelik nefes kesen manzarasını sunuyor. Buna ek otelin Blue restoranı da kısa sürede Lizbon’un sevilen adreslerinden biri olmayı başardı. Yakın zamanda Lizbon’a gitme planı olanlara tavsiye edilir.

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR