Ana SayfaDekorasyonHabif Mimarlık’ın çatı dubleksi

Habif Mimarlık’ın çatı dubleksi

Habif Mimarlık tarafından tasarlanan çatı dubleksi; balıksırtı parkeleri, geniş beyaz duvarları, siyah ve beyaz renklerin hâkim olduğu görünümüyle hem ev sahiplerinin sanat koleksiyonuna hem de Boğaz manzarasına şık bir fon oluşturuyor.

Hazırlayan: Işıl Karahanoğlu

Fotoğraf: Sinan Çırak

Arnavutköy’de Boğaz’a bakan bir yamaçta, gün ışığı ile dopdolu, ferah ve manzaralı bir çatı dubleksindeyiz. Sade bir arka plan üzerine adeta bir sanat galerisi gibi kurgulanan ev, rahatlığı ön planda tutan bir atmosfere sahip. 300 m2 alana yayılan projeyi Habif Mimarlık ekibi ilk teslim aldığında, dar koridorlar ile birbirine bağlanan çokça karanlık alandan ve kot farklılıklarından oluşuyormuş. Proje lideri mimar Setenay Erkul, hem yapısal hem de algısal olarak değiştirmek istedikleri planı yeniden kurgulayarak işe başladıklarını söylüyor. “Yaşam alanlarını ev sahiplerinin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden oluştururken, sirkülasyon alanlarını da daha ferah, olabildiğince ışık alan hacimlere dönüştürmeye çalıştık,” diye anlatıyor.

Evin giriş kapısından başlayarak ön cephede tümüyle manzara ve gün ışığına açılan bir plan akışı oluşturulmuş. Böylece alt kat tümüyle gün ışığı alırken, şömine alanı ile oturma ve yemek bölümü de birbiriyle doğrudan ilişkilendirilmiş. “Ahşap ve mermer gibi yapı malzemelerini yer yer heykelsi mimari öğeler oluşturacak şekilde kullandık ve dairesel duvarları, yumuşak köşeleri, akış içindeki planı destekler nitelikte dekorasyona dahil ettik,” diyor Erkul.

Bu anlamda ilk göze çarpan örnek, salonun girişinde konumlanan uçan merdiven oluyor. Evin fiziki şartları gereği gizlenmesi mümkün olmayan merdiven, yalnızca işlevsel bir tasarıma sahip olmaktan çıkarılarak, heykelsi bir mimari unsura dönüştürülmüş. Şömine ve TV bölümünü ayıran salonun ortasındaki kolon ise, Dinçer Güngörür’ün heykellerini sergileyen nişlere dönüştürülerek yumuşak bir geçiş sağlanmış. Gene bu katta yer alan ve eskiden iki ayrı odadan oluşan hacimde; ev sahiplerinin çalışma odası ve resim atölyesi olarak kullanmak istedikleri bir mekân, bir personel odası ve bir banyo kurgulanmış.

Mutfak bölümünün salona olan bağlantısı iptal edilerek ortasına konan ada ünitesiyle kullanım alanı maksimuma çıkarılmış; yanındaki küçük odanın eklenmesiyle de bir kahvaltı alanı oluşturulmuş. Ayrıca, mutfağın giriş holüne bakan duvarında, metal çerçeveli oluklu bir cam seperatör kullanılarak, bu cephede yakalanan aydınlık evin iç taraflarına kadar taşınmış.

Çatı katına çıktığımızda, mimar Erkul’un ebeveyn yatak odasını, manzaraya hâkim cephe boyunca devam eden bir terasla dış mekâna bağladığını görüyoruz. Bu keyifli terasta bir oturma alanı, yemek alanı ve küçük bir kitchenette dahi oluşturulmuş. Açık bir plan ile doğal ışıktan yararlanacak şekilde çözümlenen ebeveyn banyosunda, lavabolar pencereye bakan yönde konumlandırılırken, tavan ile mermer tezgâh arasına asılan aynalar çift taraflı yapılarak manzara bütünüyle içeri taşınmış. Duş alanı ise, çatı penceresinin önünde walk-in shower olarak tasarlanmış. Eskiden banyo olarak kullanılan arka cephedeki alan da, çatı eğiminden faydalanılarak giyinme odasına dönüştürülmüş. Çatı katının uçuk pembe rengi ve misafir tuvaletinin koyu tonları hariç; siyah, beyaz ve grilerin hâkim olduğu evde, özellikle sanat eserlerini ön plana çıkaran bir renk yelpazesi oluşturulmuş.

“Projelerimizde sanat eserlerine yer vermeyi çok seviyoruz. Henüz hiçbir dekorasyon kararı bile belli değilken, bir tablo veya heykeli plan çözümüne dahil ettiğimiz oluyor. Mekânsal kurguyu, bir sanat eserini veya heykelsi bir mimari tasarımı düşünerek planlıyoruz,” diyor mimar. Son haliyle bu modern yaşam alanı; sanat eserleri, heykelsi tasarımları ve aydınlatma seçkileri ile kendi özgünlüğünü ortaya koyuyor.

MİMAR SETENAY ERKUL
Önceki İçerik
Sonraki İçerik

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR