Ana SayfaDekorasyonBoca do Lobo’nun Parıs’teki yeni projesi

Boca do Lobo’nun Parıs’teki yeni projesi

Portekizli Boca do Lobo firmasının Paris’teki yeni projesi, eşsiz bir sanat galerisini andırıyor. İşlevsel çözümleri ihtişamla buluşturan bu eşsiz dünyanın başrol oyuncuları ise firmanın başyapıt niteliğindeki mobilyaları.

Geçmişi anlayarak ve yorumlayarak, teknoloji ve çağdaş tasarım yoluyla dünyadaki en özgün el işi tekniklerini teşvik ve temsil etmeyi amaçlayan Boca do Lobo, el yapımının, lüks ve işlev ile birleşmesinden doğan tasarımlarıyla, sanat eseri olarak tabir edilebilecek eşsiz yaşam alanları objeleri sunuyor. Firma koleksiyonlarındaki her bir parça, asırlık işçiliğin mirasını taşıyor. Zanaatkârların bu el işçiliği yeteneklerini farklı teknolojilerle birleştirmeleri, birçok klasik üretime meydan okurcasına, olağanüstü mobilya, döşeme ve aydınlatma parçalarına dönüştürüyor. Bu muhteşem koleksiyonlar Portekiz’den ilham alıp orada üretiliyor ve ülkenin zanaatkârlarına gösterdiği özen ve adanmışlığın bir örneği sayılıyor. Boca do Lobo’nun başyapıtları 200’den fazla uluslararası sergide, dünyanın dört bir yanındaki seçkin konut projelerinde, önde gelen otellerde yer alıyor. Paris’teki Printemps ve Londra’daki Harrods gibi ünlü lüks mağazalarının yanı sıra Fendi ve Prada gibi markalar da lüks köşelerini dekore etmek için Boca do Lobo’yu seçmiş.

Portekiz zanaat mirasını koruyup dünya çapındaki en lüks projelerde markanın ürünlerinin yer alması ülke için çok başarılı bir örnek. Gelelim Paris’in en güzel bölgelerinden birinde bulunan bu eşsiz penthouse’a göz atmaya! Boco do Lobo için, Paris ihtişamın merkezi olarak kabul ediliyor, bu da projeye yaklaşımlarının çok iddialı olmasında önemli bir yere sahip. Sanat ticaretiyle uğraşan, üretken bir mimarın birçok evinden biri olan bu çatı katında tasarım ekibi müşteriyle yakından çalışmış. Müşterinin markayla ilk teması, Paris’teki showroom’unu keşfetmesiyle başlamış ve sonrasındaki süreç çorap söküğü gibi ilerlemiş. Mimar olan müşteri tasarım ve üretim sürecine bizzat dâhil olmuş. Dairenin sanatsal bir anlayışta düzenlenip, gerekli lüks ve fonksiyonelliği de barındırmasına karar verilmesinin ardından 1.450 m2 lik lüks çatı katı da şekillenmeye başlmış. Ekibin başlangıç noktası renk seçimi olmuş: “Beyazın, farklı çağdaş tasarım konseptlerinde çalışmak için bize mükemmel bir başlangıç noktası sağlayacağını biliyorduk.” Her şeyin mükemmel uyum içinde olduğu nötr ve temiz bir arka plan yaratarak projeye başlanmış. Lüksü ifade eden altın yüzeylerden özenle elle boyanmış karolara ve mermerin son dokunuşlarına kadar her ayrıntı dikkatlice düşünülmüş. Klasik mimarinin zarif detaylarını kucaklayan bu daire, Fransız pencerelerinin klasik tarzını vurgulayan beyaz Fransız duvar pervazlarına sahip. Şehrin Rönesans döneminden etkilenen sanata layık tasarımlar ve heykeller, bizden öncekilerin tarihinin zenginliğini eve yansıtmış.

Evin karşılama alanı olan giriş bölümünde, renklerle kontrast oluşturularak parçaların estetiği ve cesaretine vurgu yapılmış. Giriş yolunu olduğu gibi iki taraftan kaplayan ikonik Heritage büfe, neredeyse monokrom sayılabilecek bu ortamı renklendiriyor ve de Portekiz ruhunu tüm alana yayıyor. Bu büyük girişin sonunda, tipik Fransız zeminleri ile eşleşen bu alanın temel unsuru olan beyaz mermerden ustalıkla oyulmuş modern Pietra yuvarlak masaya yer verimiş. Ortamı aydınlatan güzel bir beyaz ve altın avize, giriş galerisine çağdaş ve fütüristik bir dokunuş katmış. Döküm pirinçten üretilen el yapımı avize, organik bir şekle ve karmaşık çağdaş ayrıntılara sahip. Misafir banyosu, siyah mermerle kaplı ve gösterişli parçalarla süslenmiş bambaşka ve ilham verici bir mekan olarak karşımıza çıkıyor. Lumiére ayna, mekânı açmak ve böylesine güçlü ve yoğun kasvetli bir ambiyansı kırmak için mükemmel bir seçim. Geniş ve aydınlık olan oturma odası ise bu gösterişli Fransız dairesinin ana alanı. Antik Yunan’ı çağrıştıran romantik heykellerle çevrili olan bu alan, klasik ve çağdaş sanatın bir arada yaşadığı mükemmel bir birleşim olarak ilham veriyor. Oturma odasının ortasında konumlanan şezlong ise kusurun mükemmel olabileceğini ve güzel ile sanatsal bir parçanın hem estetik hem de konfor için uygun olabileceğini gösteriyor.

Mekânın estetiği, renklerinin, şekillerinin ve malzemelerinin birleşimiyle tanımlanıyor. Döşemelerde ve tekstil ürünlerinde kullanılan krem tonları, pirinç ve mermerin toprak tonları, odaya mükemmel denge ve uyumu getiriyor. Dekorun açık alan konseptini takip eden oturma odası, aynı özellikleri ve estetiği koruyarak yemek odasına geçiş yapıyor. Yemek odasındaki her parça benzersiz olup, hem ayrı ayrı hem de birlikte bir başyapıt olarak bir arada bulunuyor. Projenin tutarlılığına yardımcı olan bir başka öge ise farklı yüzey ve dokuların kullanımı. Yemek odası, pirincin ışıltılı zarifliği ile kontrast oluşturan siyah veya koyu kahverengi ahşap yüzeyler ve nötr tonlar gibi farklı malzemelerin uyumlu birleşiminden oluşuyor. Ancak bu ambiyansı gerçekten yükselten ana unsurlar, hiç şüphesiz ki bu projeyi yaşayan bir sanat galerisine çeviren parçalar. Mutfaktaki ana form, yemek ve oturma odasına uyumlu altın dokunuşla minimalist tasarıma sahip koyu mermer mutfak adası olarak tanımlanmış. Bu ısmarlama parça, mekânı kırmak ve tüm ambiyansları aynı anda toplamak için tasarlanmış. Ebeveyn yatak odasında temel olarak, müşterinin dünyanın her köşesinden getirdiği vintage siyah ayna ve ona zıt düşen halı gibi eski sanat eserlerinden esinlenilmiş. Odanın merkezini ise kesinlikle yatak oluşturuyor. Bu güzel yatak, el yapımı siyah Lapiaz başlık ile çevrelenmiş. Bu heybetli tasarım parçası, kıvrıldığında tüm iç detayları açığa çıkaran beklenmedik çarpıcı bir iç mekâna dönüşen Fransızca “taş” kelimesinden esinlenmiş. Ana gardırop tasarımında, mekâna otantik ve lüks bir tarz veren, pirinçle kaplı iki açık koltuklu merkezi bir salon alanı var. Cam kapılar, ev sahibinin giysi koleksiyonunu ortaya çıkarırken dolaba aydınlık ve açıklık hissi veriyor. Bu zarif odayı bu projenin ortağı olan Rug Society markasının nötr ve desenli Valencia halısı dolduruyor. Halı, iç tasarım geometrisinde gerçekten iyi çalışıyor ve lükse sıcaklık katmaya yardımcı oluyor.

Herkesin banyoda geçirdiği zaman değerlidir, müşteri banyo alanının kendisine özel spa alanı olarak ele alınmasını istemiş. Ruh halini düzenleyen yeşil renkli duvar, özel üretim küvet ve el yapımı karolardan oluşan bu alan sakinleşmek ve yenilenmek odaklı yaratılmış. Ev sahibinin en üzerinde durduğu kısım ise, çalışma mekânının kendi zevkini ve tutkularını yansıtması olmuş. Kendi tarzını ve zevklerini ortaya koyan ve ilham parçalarıyla iç içe bir şekilde çalışmanın motivasyonunu başka bir noktaya taşıdığını vurguluyor ev sahibi. İşin hayat bulduğu bu odaya giren tasarım stüdyosu, müşterinin ihtiyaçlarına göre iki farklı alan oluşturmuş. Eklektik bir tarzı benimseyen lounge alanında, misafirler ağırlanıyor. Yeni Garrett kitaplık, hem maksimum depolama alanı sağlıyor hem de bilgiyi fazlasıyla görünürde tutuyor. Bu alana daha fazla karakter ve formalite getirmek için yan duvarlar kaplanmış. Ofisin merkez sahnesinde Empire masa yer alıyor. Bu heybetli yüzey, benzersiz bir tasarım estetiği ve çalışmak için mükemmel bir yer oluşturuyor.

Hazırlayan SHARON DONCOURT

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR