Ana SayfaDekorasyonSOFİSTİKE VE ŞIK BİR YAŞAM ALANI

SOFİSTİKE VE ŞIK BİR YAŞAM ALANI

Her biri bir hikâye ve karakter barındıran eşyalarla harmanlanan Kurtuluş’taki tarihi apartman dairesindeyiz. Cansu Yenicioğlu ve Semra Mutlu’nun tasarladığı ev, sanat tutkunu, sofistike ve şık bir yaşam alanı olarak öne çıkıyor.

K. Interior kurucuları Semra Mutlu ve kızı Cansu Yenicioğlu.

İstanbul’da şehrin tam ortasında, eski bir apartman dairesinin içinde çağdaş tasarımlarla eski mobilyaları ve sanat eserlerini uyum içinde bir araya getirip oldukça estetik bir atmosfer yaratılan küçük ama sıcak bir yaşam alanına adım atıyoruz. K. Interior kurucuları Semra Mutlu ve kızı Cansu Yenicioğlu’nun tasarımını üstlendiği ev aslında ikilinin Türkiye distribütörü oldukları George Smith markasının benimsediği bir profile sahip; sofistike, sade ve maskülen. Aynı zamanda ustaca tasarlanmış mobilya parçaları ile eş anlamlı. 120 metrekare olan dairede iki adet mutfak yer alıyor; esas mutfak yemek pişirme alanı olarak, karşısındaki ise kahve köşesi olarak düşünülmüş. Odalardan biri giyinme odası, diğeri ise yatak odası olarak tasarlanmış. Salon yemek bölümü ve oturma bölümü olarak ikiye ayrılıyor. Yemek odası ile mutfak arasındaki küçük alan kitaplık olarak oldukça yaratıcı bir şekilde tasarlanmış. Evin tümünde hâkim olan kırmızı rustik tuğla duvarlar, ahşap zeminler ve yüksek tavanların yarattığı ham ve kendine has kimlik zamanda yolculuğa çıkarıyor.

Salon ile odalar arasındaki yemek alanı, eski ile modern olanı bir araya getiren keyifli bir nokta. Yemek masası ve sandalyeler Danimarka’da BoConcept’ten alınmış. Aydınlatma Normann Copenhagen marka, dokuma fragmanları ise 100 seneden eski bir Uşak halısından kalma.

K. Interior kurucularının evin tasarımındaki önceliği de aslında bu orijinal kimliği yeniden ortaya çıkarmak olmuş. Kalabalık bir ekiple çalışılarak kısa bir süre içerisinde yapısal değişiklikler tamamlanmış. Cansu Yenicioğlu süreci şu sözlerle anlatıyor: “Bina 1903 yapımı aslında, fakat 1950’lerde bütün orijinalliği bozulmuş ve oldukça kötü bir hal almış. Binanın ilk yapım aşamasında kullanılan rabıtaların üstünde dört kere uygulanmış olan farklı parkeler vardı. Onların sökümü sırasında sadece salon kısmından 800 çivi tek tek çıkarıldı. Yaptığımız işlemin adı aslında soyma işlemi olarak geçiyor; zeminden tavana kadar daireyi orijinaline döndürmek için soyduk. Sonradan örülen daha doğrusu kapatılan duvarları, kapıları tekrar açtık.” Fayans kaplı olan ıslak zeminlerin altından dönem itibari ile çini çıkacağı düşünülerek kırım işlemleri oldukça dikkatli yapılmış ve çiniler kırılmadan fayanslardan arındırılmış ev. “Bu süreçte soydukça ve tüm orijinalliği bozulmuş yerleri görünce daireyi o hali ile bırakmak istedik. Tuğlaların üstünde Osmanlıca damgalar vardı ve bu güzelliği görünce sadece bakımlarını yaparak olduğu gibi bıraktık.” Tasarım ve dekorasyonun incelikle ve ustaca kurgulandığı ev, tarihi hem küçük hem de çarpıcı detaylarla yaşatmaya devam ediyor. Osmanlı döneminden kalma eski bir asker kimliği duvarda çerçevesiyle asılı, kapının hemen yanındaki görkemli, ince işçiliğe sahip Chinoiserie bir dolap evin karakterinde belirgin bir rol oynayan unsurlar arasında. “İnsanları yaşadıkları eve yabancı kılmadan ve sırf bir akım üzerine döşenen evler bizim pek tarzımız değil. İngiliz tasarımlarındaki asalet ve geleneksel çizgiye duyulan saygı çok hoşumuza gidiyor.” Yaşanmışlık hissini yansıtan tarihi doku evin genelinde belirgin bir kimlik sergilerken, bazı çağdaş parçalar da göze çarpıyor; salon ve odalar arasındaki cam yemek masası gibi. Fakat bu gibi parçaların yarattığı uyum oldukça sıcak ve samimi bir atmosfer oluşturuyor evde.

Antika dolap aile yadigarı,fotoğraf Londra’da bir antikacıdan alınmış.
Tekli koltuk George Smith marka Wing Leather Chair, sağdaki sanat eserleri Muzaffer Oruçoğlu’na ait.

“Dekore ettiğimiz evlerde önceliğimiz eşyaların birbiriyle olan etkileşimi, bizim için çok önemli bu. Hepsi aynı tarz veya dönemde olsun demek değil asla ama eşyalar birbiriyle etkileşmeli.” İkili, evin kendini sadelikle sunduğunun altını çiziyor. Dekore ederken en çok dikkat ettikleri eşyaların zarif olmasını sağlamak olmuş. “Eskiyle yarıştırmamak için eşyaların otantik olmamasına çok dikkat ettik.” Evin genelinde tuğla, kahverengi, gri ve şarap tonları hâkim. “Gri çok asil bulduğumuz bir renk, ama İngiliz yeşili de vazgeçilmelerimizden. Dramatik bir hava yarattığımız evlerde de mohair kadifenin şarap renkleri çok sık kullanıyoruz.” İkilinin dekorasyonda sanata ve aydınlatmaya verdiği önem de etkileyici unsurlar olarak öne çıkıyor evde. “Dekorasyonda olmazsa olmazımız sanat ve aydınlatma. Sanat, evi bir anda yukarı çeker, yükseltir. Aydınlatmada ışığın dışında aydınlatmanın kendisinin de bir sanatsal obje gibi sunulması bizim için çok önemli.” Salonda Nuri İyem, Abidin Dino, Murat Morova, Cavit Yenicioğlu, Mahmut Karatoprak, Muzaffer Oruçoğlu gibi sanatçıların eserleri yer alıyor. K. Interior bünyesindeki markalar salonda kendine has, orijinal parçalar olarak yer alıyor. Tekli koltuk Andrew Martin, aydınlatmalar Porta Romana ve Vaughan. “Elbette başka firmalardan da ürünler seçip kullandık ve ev sahiplerinin kullanılmasını istediği antika ve eski parçaların da yerleşimini yaptık.” Yüzyılı aşkın bir süredir ayakta duran apartmanın içerisinde yer alan küçük, samimi ve kompakt daire, duvarları, yüksek tavanları ve tarihi dokusu ile yalnızca rustik ve kendine has bir yaşam alanı değil, aynı zamanda dramatik İngiliz kimliğinin hayat bulmuş hali. K. Interior kurucularının içgüdüsel, gıpta edilecek, sıra dışı estetik anlayışı Kurtuluş’taki evin kendi hikâyesini oluşturuyor.

Ebeveyn yatak odasındaki ahşap zemin ve tonozlu tavanlar sayesinde tarihi ve maskülen olanı bir araya getiren İngiliz stil ön plana çıkıyor. Özel yapım yatak başı ve başucunda yer alan modern Porta Romana aplikler ise evin sade kimliğine atıfta bulunuyor.

Hazırlayan : MERGİM ÖZDAMAR

Fotoğraf : ERHAN TARLIĞ

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR