Ana SayfaEn Yeniler & TrendlerOrijinal bir senaryo

Orijinal bir senaryo

 

robert ev acilis

 

 

“Şimdiye kadar yapmış olduğumuz en kısa toplantıydı. En fazla 15 dakika…” diyor Ofist ekibi, evin tasarım sürecini anlatmaya başlarken. “Robert Bell, ne istediğini çok iyi biliyor, çok net ifade ediyor. Yaklaşımlarımız örtüştüğünden mimari anlayışımızı anlatmak veya onu birtakım şeyler için ikna etmek ihtiyacını duymadık” diye de devam ediyorlar. Tasarım ekibinde Yasemin Arpaç ve Sebahattin Emir’in yer aldığı Gümüşsuyu’ndaki bu ev, 160 metrekare alana sahip. Ev sahibi Robert Bell, 1980’den beri işi gereği Türkiye’yi ziyaret eden, ülkeyi iyi tanıyan, tekstil sektöründe tecrübeli bir İngiliz. Ailece merkez yaşam üssü olarak Londra’yı belirlemişler fakat hayatlarının bir kısmı İstanbul’da geçiyor. Marakeş’te de yerel özellikleri yansıtan bir evleri var. Mimarlarla pek çok kez çalıştıkları için bu çalışmalar konusunda tecrübeliler. Zaten Gümüşsuyu’ndaki bu evde, ne istediğini bilen bir müşterinin tavrı net olarak seziliyor. İstanbul’daki pek çok tarihi yapıyla aynı kaderi paylaşan bu daireye de zaman içinde ahşap doğramalar yerine plastik pencereler takılmış. Orijinal döküm radyatörler sökülmüş ve yerlerine panel radyatörler konmuş. Ev sahibi bu durumdan hiç hoşnut olmadığı için ilk iş olarak pencereler ve radyatörler orijinallerine uygun örneklerle değiştirilmiş. Pek de iyi durumda bulunmayan ahşap rabıtalara ise dokunulmamış; sadece titiz bir çalışmayla elden geçirilmiş. Zaman içinde hasar gören duvardaki ahşap alçı süslemeler, sağlam yerlerinden kalıplar alınarak tamamlanmış. Kısacası, Ofist ekibinin yaptığı ilk iş, daireyi orijinal haline çevirmek olmuş. Sonrasında ise daireyi müşterinin ihtiyaçlarına, isteklerine ve yaşantısına uygun hale getirmek için birtakım ekleme ve değişiklikler yapılmış. Mevcut küçük mutfağa ek olarak, salon-salamanjenin karşısındaki oda, büyük bir mutfak olmak üzere ayrılmış. Her iki mutfağa da, İngiliz tarzı yemek pişirme alışkanlıkları doğrultusunda fırın tepsilerinin yıkanabilmesi için büyük, mermer evyeler ve bir de kuzine yerleştirilmiş. Duvar süslemelerini kaybetmemek maksadıyla mutfak üst dolabı veya raf gibi üniteler yerleştirilmemiş. Hatta bu süslemeleri gölgede bırakmamak için tablo asmaktan bile kaçınılmış. Robert’in “Bir şeyi beğeniyorsam, onun doğru ve uygun olduğunu düşünüyorsam, o zaman onu tüm evde kullanmalıyım” fikrinden yola çıkarak bütün ahşap dolaplarda aynı göbek-çıta detayı ve beyaz renk kullanılmış. Bu yaklaşım, banyolar dâhil evin her yerinde, ihtiyaca göre tekli, üçlü veya altılı tercih edilen Achille Castiglioni tasarımı Fucsia sarkıt aydınlatmaları da açıklıyor. Benzer şekilde, evin genelinde, hamamlardan, mezarlıklardan, eski İstanbul apartmanlarından bildiğimiz ve mermerin en doğal hali olan Marmara mermeri kullanılmış. Üstelik de son zamanlarda moda olan çizgili hali değil; artık hiç de rağbet görmeyen dalgalı, buğulu, bulutlu yani en “sıradan” hali tercih edilmiş. Artık eski yerinde olmayan banyolarda ise tamamen yeni, modern bir tasarım tercih edilmiş ve belli bir kotun altındaki küvet, duş, lavabo, zemin yüzeyleri ve tezgâhlar, corian ile şekillendirilerek gerekli formlar oluşturulmuş. Kotun yukarısında ise, tavana kadar, Stoneline’in 15×15 Cool Grey Leather mermeri ve Black Graffitti doğal taşlar kullanılmış. Evdeki bütün kapılar, orijinaline uygun şekilde yenilenmiş. Yatak odaları ve banyolar haricinde kapı kanatları yok; sadece kasalar kullanılmış. Bu sayede bembeyaz boyalı ahşaplar ve duvarlar, evin en karanlık kış günlerinde bile aydınlık olmasını sağlıyor. Son dokunuşlar, Robert Bell’in Türkiye’den ve dünyadan yıllar boyunca topladığı antika mobilyalar ve tablolarla yapılmış.

 

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR