Ana SayfaDekorasyonGez, gör, keşfet, keyif al!

Gez, gör, keşfet, keyif al!

Özellikle son zamanlarda pazar günlerimizin vazgeçilmezi haline gelen Karaköy bölgesinde gün geçtikçe birbirinden güzel mekânlar açılıyor. Ama bu defa bambaşka bir mekânla karşı karşıyayız. Burası öyle bir dükkân ki; arkadaşlarınızla buluşup kahve içtikten sonra alışveriş yapabilir ardından da bir sergi gezebilirsiniz. Evet. Hepsini aynı mekânda gerçekleştirebiliyorsunuz. Buket Hasman’ın kahve/dükkân olarak tanımladığı mekânda farklı disiplinlerden birçok ürün hatta eser görmeniz mümkün. Üstelik sergilenen ya da dekorasyonun parçası olan her şeyi satın alabiliyorsunuz. İçeri girdiğinizde ilk önce mekânın ne olduğunu anlamıyorsunuz. Muz yaprağı motifli duvar kâğıdına bakakalıyorsunuz. Ardından antikaların arasında kaybolurken karşınıza birbirinden güzel takı tasarımları, farklı sanatçıların işleri çıkıyor. Yani anlayacağınız, dükkânın her köşesi beni çok heyecanlandırıyor. Mekânı gezdikten sonra Hasman’ın lezzetli kurabiyelerini, sandviçlerini birer kahve eşliğinde yiyerek çok keyifli zaman geçirebilirsiniz. Açıkçası ben her şeyiyle çok beğendim mekânı. Şimdi de biraz Buket’ten dinleyelim oluşum sürecini.

Dükkânında farklı disiplinlerden birçok ürün görüyoruz ve hepsi de çok şık. Dükkânı kurma sürecinden bahseder misin biraz? Hayallerin doğrultusunda mı gerçekleşti her şey?

Aslında eğitimim ve iş hayatım tekstil ve moda üzerineydi. On altı yıl boyunca New York’ta yaşadım. Döndükten sonra hayalim; takı, mobilya, sanat, müzik gibi farklı ürün ve disiplinleri aynı çatı altında çok samimi bir ortamda sunmaktı. İstanbul’a gelir gelmez bu hayalimi gerçekleştirmek için mekân arayışına koyuldum.

Dükkânın ismine nasıl karar verdin?

Dışardaki neon “No Vacancy” yazısıyla… No Vacancy bana “road trip” kavramını anımsatması dışında marka logosu gibi de aynı zamanda. Başta mekânın dekorasyonunun bir parçasıydı, zamanla isim olarak benimsedik ve kalmasını istedik…

Karaköy bu dükkân için çok uygun. Başka bir yerde açmayı hiç düşündün mü?

Karaköy, pazar kahvaltı muhabbetlerimizin keşfiydi. Sokakların iç içe olması, tarihi binalarla yeni yapıların uyumsuz uyumu, aralara serpiştirilmiş kafe ve galeriler, trafiğin neredeyse hiç olmaması ve son olarak da Galata, Sultanahmet, İstanbul Modern Sanat Müzesi, Dolmabahçe Sarayı gibi turistik mekânların arasında olması da artı bir puandı. Yakın arkadaşlarıma ait eski asansör deposunun müsait olduğunu öğrenince hemen atladım diyebilirim.

Bina eski bir yapı değil ama yer itibari ile ilginç… Binanın yapısı ve ürünler dışında mekânda neler yaptın?

Mekân aslında ruhsuz ve biraz da soğuktu. Tavanının yüksek oluşu, ön cephe genişliği ve her daim ışık alması en güzel özellikleriydi. Ne zamandır muz yaprağı motifi bulunan bir duvarım olsun istiyordum. Burayı görünce aklıma geldi ve Base Dekor yardımıyla hayal ettiğim duvarı yarattık ve mekânın simgesi oldu.

Bu ürünleri nerelerden, nasıl ve ne sebeple aldın?

Evimi döşerken keşfettiğim 2. el dükkânlar, antikacılar, Çukurcuma, Küçükyalı, Kadıköy gibi pazarlar ve tabii ki aile evlerinden topladığım mobilyalar ve ampul aydınlatmalarla başlangıç yaptım. Zaman içinde New York, Mykonos ve İstanbul içi araştırmalarla, tasarımcı ve sanatçılara ulaşarak mekân ruh buldu. Dükkânı tamamlayan detayları genelde “gez, gör, keşfet, keyif al” ruhuyla buluyorum diyebilirim. Kafamdaki bileşimin aslında limiti, kuralları yok… Gözüme uygun gelen her şey zorlama olmadan bana göre yan yana olabilir. Maddi değer, zaman, boyut, renk, materyal vb. gibi takıntılarım yok. Onun dışında aldığınız %90 ürünün tek ve özel olmasına dikkat ediyorum.

Dükkânda gördüğümüz her şey satılık sanırım?

Ana mobilyaların satılık olması ortama ve ruhuma değişkenlik, yenilenme katar diye düşünerek böyle bir şeye karar verdim.

Birçok dekorasyon ürünü, mobilya vs. görüyoruz. Benim en çok ilgimi geçenler takı tasarımları ve sanat eserleri oldu. Belirli kişilerle mi çalışıyorsun ya da nasıl bir işleyişle ilerliyorsun?

Genç sanatçılar; Hatice Akyüz, Mustafa Abacı, Gayatri Gamuz, Şiir Özbilge… Farklı işleri olan, dükkânda müthiş bir uyum gösteren ve ilgi gören sanatçılar.

Hepsinin ötesinde burası bir kafe. İnsanlar için asıl ilginç kısmı da bu. Oturdukları, kahve içtikleri yerde beğendiklerini alabilmek ilginç olmalı. Nasıl yorumlar alıyorsun?

Aynı mekânda kahve fikri de aslında gelenlerin kendini daha rahat hissetmesi için oluştu. Bizlerin pek alışık olmadığı bir ortam ama yine de ilgi çekiyor. Müşterilerimin çoğu yabancı, şimdilik. No Vacancy, galeri hissi de veriyor insanlara. Gezmeleri, denemeleri, sormaları, bol bol fotoğraf çekmeleri de çok sevindirici. No Vacancy kahve/dükkân dışında sergi yeri, parti mekânı, tasarımcıların hafta sonu marketi yapabileceği bir mekân aynı zamanda.

Önümüzdeki aylarda ne gibi gelişmeler ya da değişiklikler düşünüyorsun dükkânınla ilgili?

Dükkânda sürekli bir değişim oluyor aslında. Değişen mobilyalar, yeni katılan sanatçılar, menümüzdeki yeni zenginlikler, yaklaşan yılbaşı ile gelen süsler, aydınlatmalar, ürünlerde çeşitlilik (yastık, mum, vintage takı ve giyim…) hep devam edecek. Kasımda Şiir Özbilge’nin ”Keostantin” tanıtım sergisi, Eli-Eli’nin trunk show’u, birkaç Dj arkadaşımın partisi olacak. Bunlar etkinliklerimizden bazıları…

[imagebrowser id=1681]

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR